Bugünkü etkinliğe katılan herkese AKEL Merkez Komitesi’nin en içten selamlarını getiriyorum.
Gençliğin EDON için ne kadar fedakârca çalıştığını ve bugünkü etkinliğine ne kadar coşkuyla katıldığını gören herkes, aynı coşku ve heyecanı duymaktan, gelecek için umut ve iyimserliği hissetmekten kendini alıkoyamaz. Umutluyuz ve iyimseriz; Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk genç nesil geleceğin Kıbrıs’ını omuzlayabilir ve omuzlaması gerekir. Yarının Kıbrıs’ını inşa edebilir. Tel örgüleri söküp, müzelik yapabilir. Faşizmi, emperyalizmi, yurdumuzun düşmanlarını yenebilir. Yeryüzünün bu küçük köşesinde barış içerisinde yaşamamız için canlarını feda eden Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin haklı mücadelelerini hak ettikleri sonuca Kıbrıs’ın genç nesli ulaştırabilir ve ulaştırmalıdır.
EDON’un bu yılki etkinliğinin sloganı her zamankinden daha da günceldir. Gelişmelerin her zamankinden daha da kritik olduğu günümüzde, tek mümkün çözümün federasyon olduğu doğrulanmaktadır.
Ortak vatanımızın kurtuluşu ve yeniden birleşmesi için tek yol federasyondur. Doğduğumuz topraklarda barış içerisinde yaşamamız için tek yol işgali ve yasadışı nüfus taşınmasını sonlandıracak olan çözümdür. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin birliğini, toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını sağlayacak olan çözümdür. BM kararları, Doruk Antlaşmaları, uluslararası hukuk ve Avrupa hukuku temelinde ulaşılacak olan çözümdür. Kıbrıs’ı askersizleştirecek ve yabancı güçleri garantörlük ya da yurdumuzun içişlerine müdahale haklarından men edecek olan çözümdür. Bir kez daha tekrarlıyoruz: Birleşik Kıbrıs’ın ne yabancı devletlerin, ne de NATO’nun garantilerine ihtiyacı yoktur. Tarihsel tecrübe devletlerin içişlerine müdahalelerin sadece acılara ve bağımlılıklara yol açtığını göstermektedir. Dolayısıyla, uluslararası toplumdan Kıbrıs sorunuyla ilgilenenlerden hiç kimse bizden böylesi bir şeyi desteklememizi bekleyemez.
Yurdumuzun yeniden birleşmesi için tek yol BM’nin ilgili kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesinde toprağı, halkı, kurumları ve ekonomiyi yeniden birleştirecek bir çözümdür. Böylesi bir çözüm müzakere masasında üzerinde anlaşmaya varıldıktan sonra referanduma sunulmalıdır.
Çözüm olmadığı takdirde, hepimiz kaygan bir zeminde yürüdüğümüzün bilincine varmalıyız. Kıbrıstürk toplumu etrafında Ankara’nın kurduğu boğucu çemberin ve yasadışı bir şekilde nüfus taşınmasının ağırlığı altında yavaş, yavaş yok olmaktadır. Nesiller değişiyor, zamanla hafızalar yıpranıyor, oldubittiler yaratılıyor. Ancak hepsinden de kötüsü yıllar geçtikçe kimilerinin bilerek, kimilerinin de bilmeden işgalle, statükoyla uzlaşıyor olmalarıdır. Ancak herkes şunu net bir şekilde bilmelidir: Hiçbir şey durağan kalmıyor. Eğer durum olduğu gibi kalırsa bundan sonraki adım yurdumuzun taksimi olacaktır. Taksim kendi yurdumuzda Türkiye’yle sınırların olması demektir. Türkiye ordularıyla birlikte yaşamak demektir. Kıbrıs’a durmaksızın nüfus taşınması demektir. Başka bir ifadeyle, halkımızın bildiğimiz şeklinin sona ereceği tarihin olması demektir.
AKEL olarak, çözüm, yeniden birleşme ve barış çabalarını desteklemeye devam edeceğiz. Halkımızın ortak geleceği için perspektif ve umudu adım adım inşa etmeye devam edeceğiz. İlerici Kıbrıslıtürkler yurdumuzun yeniden birleşmesi mücadelesinde doğal müttefikimizdi ve öyle olmaya devam ediyorlar. En kısa zamanda Kıbrıs için barış gününün doğmasını başarmayı umuyoruz ve diliyoruz. Neofaşizmi ve aşırı sağı Kıbrıs’ın tümünü bu kez telafi edilemeyecek şekilde yaralamalarından önce tarihin çöp sepetine göndermeyi başarmayı umuyoruz ve diliyoruz.
Tüm Halk Hareketi olarak neofaşizme karşı mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Neofaşizmin zehir saçan faaliyetleri hakkında yıllarca uyarılarda bulunduk. Ancak Sn. Anastasiadis, DİSİ ve başkaları da sadece ve sadece Hristofyas’a ve AKEL’e karşı nefreti geliştirmek için neofaşizmin yolunu açtılar. Şimdi canavar büyüyor. Onu tecrit etme yerine, onun yolunu kapatma yerine, onu okşuyorlar. Faşizmin gerici güçleri desteklediği tarihi bir veridir. Sn. Anastasiadis’in yeniden seçilmesi için ELAM’ın ibreyi onun lehine çevirdiğini unutmayalım. ELAM kooperatifçiliğin dağıtılmasına ve gelecek nesillerin sırtına milyarlarca borç yüklenmesine onay verdi. Aynı esnada Anastasiadis’in Kıbrıs sorunundaki ataletini dayanak alarak, gençliği milliyetçi söylemlere, sözde vatanperver görkemli laflara ve hamaset sloganlarına boğmaya devam ediyor. Sn. Anastasiadis ve şürekâsı kimin daha büyük milliyetçi laflar söyleyeceğine dair yarışıyorlar. Ancak gerçekte, pratikte, tel örgüler Kıbrıs’ın geleceğini, genç neslin geleceğini direkt olarak tehdit ediyor.
Gerçekten önümüzde hangi seçenekler var? Silaha sarılıp savaşa başlamak mı? “Milletin getireceği zaferler” için 1974’te gençleri dolduruşa getiren milliyetçiliğin yaptıklarının sonucunda, Kıbrıs’ın yarısı uçuruma sürüklenirken, diğer yarısı da kendi yurdunda mülteci olanlarla doldu.
Ne kadar söz söylesek de, ne kadar konuşsak da, nice konuşmalar yazılsa da, nice argümanlar öne sürülse de, her şeyin sonuçta vardığı yer 1974’ün önümüze koyduğu ikilemdir; yaşamın kendisinin önümüze koyduğu ikilemdir. Bir zamanlar Özker Özgür’ün de dediği gibi, her şey “bu ülkenin el değiştirmesine seyirci mi kalacağız, yoksa ‘bu ülke bizimdir’ diyerek yurdumuza sahip mi çıkacağız?” ikilemine çıkıyor.
AKEL olarak, yurdumuza sahip çıkacağız. Konfederasyon çözümünü ya da iki devletli çözümü kabul etmemiz asla söz konusu olamaz. Ne de kimilerinin federasyon olarak sunmaya teşebbüs ettikleri ama başka içeriği olacak bir çözümü kabul etmemiz asla söz konusu olamaz. Rauf Denktaş’ın vizyonunun gerçekleşmesini kabul etmemiz asla söz konusu olamaz. Böylesi bir şey siyasi ihanet olur.
Yurdumuzun kurtuluşu ve yeniden birleşmesi için tek çözüm federasyondur.
Sn. Anastasiadis sorumluluklarını üzerinden atıp, suları bulandırarak, AKEL’in güya kendisini tavizlerde bulunmaya çağırdığını iddia etmeye çabalamasın. Sn. Anastasiadis şaşkınlıktan bunları söylüyor. Bilerek ya da bilmeden Kıbrıs’ı yıkıma doğru götürdüğüne her işaret edişimizde kendisini ne yapacağını şaşırmış bir halde hissediyor. Bilerek ya da bilmeden tarihe taksimin Cumhurbaşkanı olarak geçeceğine her işaret edişimizde kendisini ne yapacağını şaşırmış bir halde hissediyor.
Sn. Anastasiadis AKEL’den kendisini taviz vermeye çağıran yazılı ya da sözlü bir tek kelime dahi hiçbir yerde bulamaz. İlkelerimizden geri adım atmamız gerektiğini ima eden yazılı ya da sözlü bir tek kelime dahi hiçbir yerde bulamaz.
Zaten biraz tarihi inceleme zahmetine giren herhangi bir kişi tarihi süreç boyunca kimin ne yaptığını anlar. Kıbrıs sorununu yaratan AKEL değildi. 1950’li yıllarda AKEL’in görüşlerini aforoz eden ve sonunda bizi Zürih’e götüren milliyetçilikti. 1960’lı yıllarda AKEL’in görüşlerini aforoz eden ve ülkeyi toplumlararası çatışmaların kanında boğulmaya iten yine milliyetçilikti. 1970’li yıllarda AKEL’in görüşlerini aforoz eden, kendi görüşlerini dayatmak için silahlara sarılan ve Kıbrıs’ın yarısını uçuruma atıp, diğer yarısını mültecilerle dolduran yine milliyetçilikti. Eğer yurdumuzun çağdaş tarihinden bir şeyler öğrendiysek, Kıbrıs’ın kurtuluşu için samimiyet ve tutarlılıkla çalışmalıyız.
Genç nesil kendisine bölünmüş bir Kıbrıs bırakmamızı hak etmiyor. Genç nesil derin eşitsizliklerin, işsizliğin, yoksulluğun ve çıkmazların acısını çeken bir toplum bırakmamızı hak etmiyor. Biz genç nesle hak ettiği bir Kıbrıs bırakmak istiyoruz.
Birleşik ve refah içerisindeki bir Kıbrıs.
Tüm dünya için örnek olacak bir Kıbrıs.
Ortak devletlerini birlikte yönetecek farklı etnik kökene, dile ve dine sahip iki toplumun uyumlu ortak yaşamlarının çağdaş örneği olacak bir Kıbrıs.
Orduları kovmayı başarıp, tüm gücünü ve kaynaklarını sosyal yatırımlara ve ekonomik kalkınmaya aktaran bir Kıbrıs.
Bu vizyonu pratiğe geçirmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki seçimlerde de genç nesli bu vizyonu desteklemeye çağırıyoruz.
Kıbrıs kendiliğinden daha iyi olmayacak. Avrupa kendiliğinden daha iyi olmayacak. Bunun için mücadele etmeliyiz! Genç neslin bunun için mücadele edeceğinden ve AKEL’le birlikte kendi geleceğini kazanacağından eminim!
İyi mücadeleler!